hiyerarsi ve ozgurluk

kendi kafasina gore takilan bir hucre, kaderin bir cilvesinden oturu ozgurlugunu kismen yitirirek hiyerarsik bir yapinin parcasi haline gelince, normalde kendisinin sahip olmadigi cesitli fonksiyonel ozellikler kazanir. organizmalarin verimli sekilde calisabilmesi ancak bu fonksiyonlarin surekliligiyle mumkundur. genellemek gerekirse, hiyerasik yapilardan dogan verimlilik, yapinin kendisini olusturan birimlerin ozgurluklerinde yapilan kisitlamalar uzerine kuruludur. mesela, sirketlerde ve sirketlerin biraraya gelerek olusturdugu ekonomik sistemlerde gorulen verimlilik, is bolumunun dogurdugu ozgurluk yitimi uzerine kuruludur. ve dogal olarak, bireylerin ozgurlukleri ne kadar kisitliysa, sistem de o kadar tahmin edilebilir, matematiksel sekilde o kadar modellenebilir hale gelir. bu da daha dogru makro-kararlarin alinabilmesini saglar. baska bir ornek vermek gerekirse, Aristo insan dogustan politik bir hayvandir derken, ayni zamanda, insanin hayata ozgurlugunun bir kismini kaybederek basladigini da iddia etmistir.

tolerans artisi

(tespit edebildigim kadariyla) insanlar, yaslandikca, diger kisilerde eksik ve yanlis bulduklari yanlara karsi daha toleransli davranmaya basliyorlar. bunun bir sebebi bu eksikliklerin daha siklikla kosulsal nedenler uzerine oturtulmasi. bir diger sebebi ise 'her insan hata yapar' gibi genel prensiplerin sayica artmasi. belki de benim boyle dusunmemin basit sosyolojik bir aciklamasi vardir. belki de benim olgunlasma diye isimlendirdigim surec gercekte, yalnizca, ahlaki ve politik normlardan yoksunlasmadan ibarettir - kriterlerden yoksun insan elbette digerlerini elestiremez hale gelecektir. alakali sorular: liberalizmin son evresi pasifism midir? caresizligin dogurdugu kuralsizlik ortaminda yeseren liberalisme niye ‘hircin liberalism’ yerine anarsism denilir?

caz nedir?

'caz ne degildir?' sorusu bu post icin daha alakali olacak. (aslinda her elestirinin altinda '....... ne degildir?' gibi bir soru yatmamaktadir?)

(bir sozluk dusunun, icinde kelimelerin tanimlari olmasin. tanimlar yerine, her kelimenin yaninda o kelimenin kendisine anlamca yakin olan kelimelerden farklari yazilsin. sizce de boyle bir sozluk cok daha yararli olmaz mi? boylece kelimelerin dis hatlari daha keskince cizilmis olmaz mi? tabi ki boyle bir sozlugun gozlenebilir, objesel kelimeleri indeksinde barindirmasi mantiksiz olacaktir - mesela kimse herhangi bir sozlugu alip 'masa' sozcugunun tanimina baktiktan sonra tatminsizlik icinde kalmamistir. )

Supersilent, Psapp ve Quantic caz gruplari degildir. fakat gene de Akbank bu gruplari caz festivali kapsaminda ulkemize cagirmistir. dogru, improvizasyon cazi caz yapan elementlerden biridir. ama improvizasyonun yogun oldugu her parca bir caz parcasi midir? elbet degildir. o yuzden, elektronik aletler ile deneysel gurultu yaratan Supersilent'in konserine gidenlerin cogu, kirk dakika suren parcalara ritm bile tutamadiklarinin farkina vardiktan sonra saskinlik icerisinde Bablyon'u terketmistir.

global duzeyde tekellesme

Google Youtube'u satin alarak global duzeyde tekellesme trendine katilmis oldu. bu bir nevi Mittal'in dunya celik pazarini hizla ele gecirmesine benziyor. Google 'video sharing' sayfalarindaki reklam fiyatlarinda daha belirleyici bir rol kazanirken, Mittal de endustrinin en onemli hammaddelerinden birinin dunya fiyatini daha yukari cekerek bir cok endustriel urunun fiyatiyla da oynamis oluyor. gelismis ulkeler kendi iclerinde cesitli politik organlarla tekellesmenin onune gecebilirken, dunya capinda tekellesmeyi onleyici bir kurumun var olmamasi biraz sasirtici. toplam dunya ticaretinin dortte birini uluslararasi ticaret olusturmakta. yani uluslararasi bir sirket, gelismis ulkelerdeki bacaklarini ulkesel bazda tekellestirmeden, global duzeyde tekellesebilir. (ozellikle de, Kazakistan gibi, cok zengin yeralti kaynaklari olmasina ragmen tekellesmeyle savasamayacak kadar fakir ulkeler varoldukca.) ve tabii ki global duzeyde fiyat belirleyebilen bir sirket lokal duzeyde de, kagit uzerinde olmasa da, monopolistik guclere sahip olacaktir.