felsefi geyik

Tarik: Egemenlik nasil ilk batida bulunmus anlamadim.

Umut: Egemenlik kavrami, sosyal dusuncede ilk kez Jean Bodin denen bir adam tarafindan kullaniliyor. Yoksa bizim egemenlik dedigimiz sey ilk topluluklarda da var yani.

Tarik: Hmm. Entellektuel olarak ilk batida ele alindi diyorsun?

Umut: Evet.

Tarik: Illahi kaleme almak lazim zaten herseyi :) Almazsan unutulup gidiyorsun.

Umut: :) Alsan da unutuluyosun abi, cok istisnai bir sey yazmadiysan eger. O istisnai sey de daha önce kimsenin dile getirmedigi, cok bariz bir gercek oluyor. Ama ilk kavramsallastiran sen olunca "Vaaay buyuk filozof" deniliyor. Zor bir sey ama tabi.

Tarik: Allah'tan dil surekli evrim geciriyor. 10 bin yil sonra belki su anki filozoflari kimse anlayamayacak. "Acaba su kelime ile ne demek istedi?" filan diye carcur edecekler adamlarin dediklerini. Sonra ayni seyleri yeni dillerinde baskalari tekrar kesfedecek. Bu sefer herkes onlari referans vermeye baslayacak...

Umut: :) Evet abi. Felsefenin yarısı o zaten: "Acaba su kavramla ne demek istemis?" Bizim bugün bilmem ne dedigimize adam o zaman ne demis...

Tarik: Evet, icinden cikilmasi zor.

Umut: Aynen. Bundan dolayi felsefede farkli okullar, ogretiler cikiyor zaten ortaya. Sag Hegelci, sol Hegelci... :)

Tarik: Matematikte boyle bir problem yok :) Gayet guzel anliyoruz su an Euclid'in tam olarak ne demek istedigini.

Umut: :) Degil mi ?

Tarik: Isin kotusu, Hegel gibi adamlar gidip bir de en boktan sekilde yaziyorlar dusuncelerini. Yoruma acik hale geliyor hersey. Tam siciyor ortalik.

Umut: Evet :) Ama Hegel'in olayı consistency abi garip bir sekilde. Yani zaten felsefesinin dibinde bu var: Hic bir temel yok, istediğin yerden başlayabilirsin. Sirkuler.

Tarik: Dilin ozu zaten sirkuler... Sozluk mesela sirkuler.

Umut: O da dogru!

Tarik: Dusuncelerini kelimelere doktugun anda siciyor zaten olay, otomatikman. Dokmeyeceksin. Unutulacaksin.

Umut: Wittgenstein'sin :)

Tarik: En erdemli adamlar unutuldu gitti. Boyle hirs yapmis, dunyevi adamlar hatirlaniyor. Hepsi dunyaya bir sey kanitlamaya calisan, sorunlu herifler. "En akilli benim! En dogru benim!"

Umut: Abi, her seyi aciklama hirsi zaten cok manyak bir sey yani :)

Tarik: Evet. Bilimadamlarinda da var bu. Stephen Hawking tam gerizekali mesela.

Umut: O adam resmen paraplegic olmasindan dolayi bu kadar meshur. Avantajina kullaniyor.

Tarik: En son kitabinda o kadar sacmalamis ki. Aklinca metafizige karsi cikiyor. Kendi amator metafizik yapmis. Felsefi duyarliligi sifir adamin. Fizik yapsin, sussun.

Umut: Okumadim :)

Tarik: Ben de okumadim :) Elestirilerini okudum yetti.

Umut: Artık her seyi fizik kurallariyla acikliyoruz demis ama, degil mi?

Tarik: Cok aptal sorulara, aptal cevaplar vermis. Soru: "Why is there anything rather than nothing?" Cevap: "Universe just pops into existence."

Umut: Oha, bu sorunun cevabinin metafiziksel olmaması imkansız zaten.

Tarik: Fiziksel sekilde temellendiriyor cevabini. Quantum vakumlarindan filan bahsediyor herhalde...  Yanlis geyikler yani. Bosver!

Umut: Abi, "Why?" sorusunu bilim nasil cevaplasin ki?

Tarik: "Hiclik" filan sacma kavramlar abi. Evet, cevaplayamaz.

Umut: Ancak "How?" sorusuna cevap verebilir. "Why?" diye sorarsan metafizige girersin.

Tarik: "How?" sorusunu da metafizik yapmadan yoneltemiyorsun. "How" kelimesinden sonra ne diyeceksin? Muhtemelen "How something does something?" gibi bir cumle olacak.

Umut: Oradaki "something"ler de metafizik aslinda, degil mi :)

Tarik: Evet. Birincisi "existential", ikincisi "structural". "Sadece structure yeterli." diyenler cikti simdi. Gene kafa karisikligi! Neyse :)

Umut: Structuralism?

Tarik: Ontic-structuralism! Goruyorsun, nasil da yeni terminoloji uretiyorlar hemen... Kesin biri gecmiste baska bir sekilde ayni konuya deginmistir.

Umut: Tabii ki abi :) Antik Yunan'da bile bahseden olmustur, eminim.

Tarik: Muhtemelen. Sorun su abi. Metafor repertuarimiz genislemiyor hic bir zaman.

Umut: Conceptual framework'ler degisiyor.

Tarik: Hala insaniz sonucta. Sempanzelerle az cok ayni beyne sahibiz. Yazili tarih icerisinde pek bir gelisme olmadi. Explanation is deep down always metaphorical: "Something is like something."

Umut: O da sirkuler.

Tarik: Evet, mecburen. O yuzden zaten "Why?" sorusuna hic bir zaman cevap veremiyorsun. Insaniz abi. Bir parcasi oldugumuz oyunla ilgili ne kadar sey ogrenebiliriz ki? Oyun dedim bak... O da metafor!

Umut: Pek fazla degil.

Tarik: Politik felsefe filan bu yuzden guzel iste. Kendi yarattigimiz lavuk seyleri tartisiyoruz. Bir yerlere varma sansimiz daha yuksek.

Umut: Aynen :) Etik de oyle. Artefact tartisiyorsun sonucta.

Tarik: Bu arada su olaganustu bir deney: "Then there is neuroscientist Antonio Damasio work. In Descartes Error he described a study subject whose prefrontal cortex –where we do conscious thinking and deciding – could not communicate with his limbic system – the area of the brain associated with feelings and affect. This man could not make any choices or behave rationally, because the facts had no valence. Without input on how the facts felt, they literally had no meaning." Bayagi bir felsefi geyigi cope atiyor.

Umut: :)

Tarik: Bir bu sekilde rasyonalismin agzina sicmak var, bir de postmodernist (kendi kendiyle celisen) geyiklerle agzina sicmak var...

Umut: Abi duz rasyonalist pek kalmadı gibi ya.

Tarik: Kalmadi da, duygulardan bahseden de yok epistemolojide. Takmislar empiricisme. Gorsel dusunuyorlar cunku... Neyse. O study subject'in yerinde olmadigimiz icin bilemeyecegiz tam olarak nasil bir durum.

Umut: Evet. Duygulardan eskiden daha cok bahsediliyordu. Hume filan deginiyor...